Pırıl pırıl bir
Şubat günü Leyla’nın evinde toplanıp Latife Tekin’in “ Sevgili Arsız Ölüm”
isimli romanını tartıştık. Aktaş ailesinin önce köydeki, sonra şehirdeki trajikomik
hikâyesi. Ailesini bir arada tutmaya çalışan, çocuklarının başarılı ve mutlu
olması için çırpınan bir annenin dayaktan, büyülerden, muskalardan, geleneklerden
medet ummasını tartıştık.
Bu keyifli
tartışmaya Leyla’nın rengârenk çiçeklerle donattığı zengin sofrasında devam
ettik. Giresun’dan getirdiği değişik peynirler ve ev yapımı reçelleri Giresun
simiti ile yerken sofraya yine bir Karadeniz lezzeti olan Sakarca kızartması
geldi. Arkasından gelen Boşnak böreği ve Pırasalı Kiş’e tavuk salatası, fava ve
pirinç salatası eşlik ediyordu.
Şubat ayında
doğan Ufuk ve Nurizer’i unutmayan Leyla üzerinde kalbi olan çok lezzetli bir
çikolatalı pasta yapmıştı.
Kalamış koyunda
bakmakta olan güneşin kızıllığı gökyüzünü boyadığında tartışma artık çok
heyecanlanmıştı. Ananeler, yasaklar, yoksulluklar karşısındaki çaresizliklerine
bazen üzülüp bazen de bunlardan kaçabilmek için yaptıklarına gülümserken çok
doymuş olmamıza rağmen Beyza’nın Ereğli’den getirdiği nefis kabak tatlısı ile
güne noktayı koyduk.